Nafaka Türleri Nelerdir?

Nafaka Türleri Nelerdir?

Nafaka, Türk Dil Kurumu sözlüğünde “Geçinmek için gerekli olan şeylerin bütünü; geçimlik” ve “ Birinin geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimselere, mahkeme kararıyla bağlanan aylık.” şekillerinde tanımlanmıştır. Eşler evlilik birliğini boşanma ve boşanmanın ferileri olan nafaka, tazminat, velayet ve mal paylaşımı üzerinde karşılıklı olarak uzlaşarak anlaşmalı boşanma davası ile ya da bu konularda uzlaşamayarak çekişmeli olarak boşanırlar. Boşanma davası süreci devam ederken veya evlilik birliği süreci sona erdikten sonra yoksulluğa düşüp ekonomik güvenliği bozulacak olan tarafın geçimini ve müşterek çocukların bakımı ve giderlerini sağlamak amacıyla mahkemeden talep edilebilen hatta bazı durumlarda mahkeme tarafından kendiliğinden hükmedilen, Medeni Kanunumuzda düzenlenen bir mali destektir. 

Nafaka miktarı taraflar arasında uzlaşarak kararlaştırılabileceği gibi hâkim tarafından da nafaka yükümlüsü olan eşin maddi durumu göz önünde bulundurularak kararlaştırılabilir. Böylece “hakkaniyet” ilkesine uygun bir nafaka tespit edilir. Mahkeme kararına bağlı olarak toptan ya da aylık biçimde ödenir. Nafaka, bir tek kadınlara değil ekonomik olarak güçsüz, yoksulluğa düşecek erkeklere de bağlanabilir. Nafaka hakkı kişisel bir hak olması sebebiyle mirasçılara geçmemekte nafaka alan kişinin ölümüyle bu hak son bulmaktadır. Boşanma davası ve boşanmanın ferilerinden olan nafaka hukuki deneyim ve tecrübe gerektirdiğinden dolayı bunun için profesyonel ve tecrübeli avukatlardan hukuki danışmanlık alınması,  davanızı ve nafaka talebini avukatınız aracılığıyla sürdürmeniz hukuki sürecin hızlı ve etkin bir biçimde sonuçlanması açısından size katkı sağlar. Özellikle İstanbul’da ikamet ediyorsanız İstanbul Avukat Büroları sayesinde profesyonel ve tecrübeli avukatlık hizmetleri aracılığıyla hukuki danışmanlık alabilir, boşanma davanızı ve nafaka taleplerinizi avukatınız aracılığıyla etkili bir biçimde gerçekleştirebilirsiniz. 



NAFAKA TÜRLERİ NELERDİR ?

Nafakalar bakım ve yardım nafakası olarak ikiye ayrılır. Bakım nafakası tedbir, iştirak ve yoksulluk olarak üçe ayrılır;

TEDBİR NAFAKASI

Tedbir nafakası, boşanma süreci boyunca yoksulluğa düşecek ve mağdur olacak eşin ve müşterek çocukların evlilik birliği sürecindeki yaşam standartlarını sürdürmesi amacıyla verilir. Medeni Kanunumuzun 169. Maddesinde düzenlenen tedbir nafakası hükmünce, boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden alır. Tedbir nafakası mahkemeden talep edilebileceği gibi hâkim re’sen de karar verebilir.

Tarafların kusur durumu hiçbir şekilde tedbir nafakasının takdirine etkili bir unsur değildir. Kusurlu eş yararına dahi, bu tedbirlerin alınması mümkündür. Yine, her iki tarafın da gelirinin bulunması tedbir nafakası verilmesini engelleyici bir hal değildir. Ancak eşlerin ekonomik güçlerinin birbirine yakın olması durumu söz konusu ise bu durumda geçici tedbir nafakası verme zorunluluğunun ortadan kalkabileceği söylenebilir. Tedbir nafakası karar kesinleşinceye kadar devam eder; şartların devam etmesi halinde karar kesinleştikten sonra eş için yoksulluk nafakası, çocuk için iştirak nafakasına dönüşebilir.  Nafaka davasının kazanılması ve ihtiyaç duyulan yoksulluk ve iştirak nafakasının mahkemelerce karara bağlanmasını sağlamak için İstanbul’da yaşayan vatandaşlarımızın, İstanbul Avukat olarak hizmet sağlayan bürolardan hukuki destek almaları önem arz etmektedir. 

İŞTİRAK NAFAKASI

İştirak nafakası boşanmanın müşterek çocuklarla ilgili sonuçlarından biridir. Müşterek çocuğun velayeti kendisini verilmeyen baba ya da annenin müşterek çocuğun bakım, barınma, eğitim ve diğer giderleri için bulunduğu katkıya iştirak nafakası denir. Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişiler ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.

İştirak nafakası çocuk ergin oluncaya kadar devam eder; çocuk ergin olunca şartların oluşması halinde anne ve babadan ayrıca nafaka talep edebilir. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler. Değişen koşullara göre iştirak nafakasının arttırılması ya da eksiltilmesi istenebilir; bu durumda da yine tarafların sosyoekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu, kişisel ihtiyaçları göz önüne alınarak hakkaniyet ilkesine uygun bir miktar belirlenir. Lehine nafakaya hükmedilen çocuk yönünden nafaka yükümlüsü borçlunun nafaka ödemekle sorumlu tutulabilmesi için çocuğun velayeti kendisinde olan alacaklının yanında bulunması gerekir. Çocuğun reşit olduğu tarihe kadar ödenmeyerek biriken nafaka alacağı bulunduğu takdirde, velayet hakkı kendisine verilmiş olan eş tarafından, çocuğun reşit olduğu tarihten sonra da bu alacak takibe konu edilerek ödenmesi istenebilir. (12. HD, 12.03.2019, 2018/6077-2019/4088)

Lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmiş eş aleyhine iştirak nafakasına hükmedilemez.(2. HD, 21.06.2011, 2010/10265-2011/11008) Kural olarak; iştirak nafakası velayetin eylemli olarak kullanılmasına bağlı bir alacak olup, velayet hakkını eylemli olarak kullanmayan ana veya baba diğerinden iştirak nafakası isteyemez.

Açık öğretim fakültesinde eğitimine devam eden ve aynı zamanda asgari ücret düzeyinde maaşla çalışmakta olan kişi geliri emekli maaşından ibaret olan babadan TMK’nin 328/2. Maddesi hükmünden yararlanarak nafaka isteyemez.(3. HD, 15.01.2013, 2012/22953-2013/228)

YOKSULLUK NAFAKASI

Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka borçlusunun, nafaka alacaklısı ile eşit kusurda olduğu takdirde de hâkim yoksulluk nafakasına hükmedebilir.

Medeni Kanunumuzun 175. Maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakasına hâkim kendiliğinden hükmedemez. Nafaka almak isteyen tarafın mahkemeden talep etmesi gerekir. Yoksulluk nafakası isteyebilmek için boşanma yüzünden yoksulluğa düşme ve kusuru daha ağır olmama şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir. Yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde yoksulluk nafakası aylığının arttırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir.

Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşik kararlarında “ asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakasının bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. Bu noktada halk arasında asgari ücret seviyesinde çalışılması durumunda nafaka bağlanmadığı yönündeki yaygın anlayış doğru değildir. Özellikle de nafaka davasının İstanbul Avukat hizmetleri sağlayan profesyonel uzman avukatlarla takip edilmesi halinde asgari ücret düzeyinde gelir elde edilmesi durumunda dahi nafaka bağlanmasını sağlamak mümkündür. Bu noktada avukat desteği almanız asgari ücret düzeyinde geliriniz bulunmasına rağmen yoksulluk nafakası almanızı sağlayabilmektedir. 

YARDIM NAFAKASI

 Medeni Kanunumuzun 364. Maddesi hükmünce,  herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır. Nafaka davası mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır. Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir.

Kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ve aciz ise, yasa maddesinde sayılı kişilerden yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın nafaka isteyenin geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliri ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.

Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını toplum ve kişilerin vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.          ( 3. HD, 09.06.2014, 2014/1598-2014/9103)

Konum Bilgimiz:

Paylaş:

İstanbul Avukat
Avukat

Birsen ÖZNUR