Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası 

İstanbul Avukat

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası 

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası 

Türk Medeni Kanunu (TMK) İkinci Bölümünde boşanma hükümlerini düzenlemektedir. Buna göre boşanma sebepleri; 

Zina (TMK 161. Madde)

Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK 162. Madde)

Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme (TMK 163. Madde)

Terk (TMK 164. Madde)

Akıl hastalığı (TMK 165. Madde)

Evlilik birliğinin sarsılması (TMK 166. Madde) olarak düzenlenmiştir.

Akıl hastalığı Türk Medeni Kanunu 165. Maddede şu şekilde düzenlenmiştir; “Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.” 

Bu kanun hükmüne göre eşlerden biri akıl hastalığı olup bu nedenle evlilik birliği yani ortak hayat diğer eş için çekilmez hale dönüşürse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporu tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir. 



Akıl hastalığı dışındaki hiçbir hastalık bir boşanma sebebi teşkil etmez. Kanun maddesinde açıklandığı üzere sağlık raporu ile düzelmesine olanak bulunmadığı sabit olan akıl hastalıklarına istinaden bu özel sebep bir boşanma sebebi olabilir. 

Bir kaç hastalıkla ilgili örnek vermek gerekirse; Depresyon, obsesyon veya AİDS, kanser, frengi gibi fiziksel hastalıklar gibi sebepler boşanma sebebi sayılmamaktadır. Buna karşın şizofreni ve paranoya özel boşanma sebebi sayılabilir. 

Eşlerden birinin akıl hastası olması boşanma için yeterli ve mutlak bir sebep değildir. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma kanunda nispi boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir.

Evlilik birliğinin temelden sarsılması bir genel boşanma sebebidir. Ve böyle özel bir durum olan akıl hastalığı durumu, genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin temelden sarsılmasına dayanarak açılamayıp, akıl hastalığı nedenine dayalı boşanma davası yoluna gidilmelidir. 

İstanbul Avukat büroları vasıtasıyla da açılabilen akıl hastalığına dayalı boşanma davasında herhangi bir süre şartı öngörülmemiştir. Yani eş yıllarca evli kalmış olsa bile akıl hasatlığına dayalı boşanma davası açabilecektir. Bu sebebe dayalı boşanma davası açılabilmesi için şartların bulunması gerekir. Dava açıldığı zamanda bahse konu akıl hastalığı iyileşebilecek ise bu şart oluşmaz ve bu sebebe dayalı boşanma davası açılamaz. 

İnsanlar yaş ilerledikçe akıllarında bir gerilik oluşabilir, aklın zayıflaması söz konusu olabilir. Ama unutulmamalıdır ki akıl zayıflığı ile akıl hastalığı farklı şeylerdir.  

Akıl hastalığına dayalı boşanma davasında ispat yükü davacı eştedir. Davacı eş, davalının akıl hastası olduğunu ve bu akıl hastalığı nedeniyle ortak hayatın çekilmez hale geldiğini ispatla yükümlüdür. Bu noktada Akıl Hastalığına Dayalı Boşanma Davası açan davacı eşin iddialarını ispat için bu alanda uzman İstanbul Avukat hizmeti sunan avukatlardan yardım alması yararına olacaktır. 

Akıl hastası olduğu ileri sürülen eş, kendini savunamayacak halde ise mahkemece kendisine vasi atanması gerekmektedir. Vasi atandıktan sonra davayı akıl hastası eşi temsilen kanuni temsilcisi yürütecek ve tebligatın da vasiye yapılması zorunludur. Ayrıca akıl hastaları için vasi tayini gerektiği için, akıl hastalığı özel sebebine dayalı boşanma davaları vesayet davası ile birlikte yürütülür.

Yasal temsilci davalıyı mahkemede temsil etmek için vesayet makamından izin almalıdır. Davalı eğer, davanın açılması sırasında yasal kısıtlılık atlında değilse, bu ön sorun olarak kabul edilecek ve mahkeme akıl hastası olduğu iddia edilen davalının vesayet altına alınıp alınmaması gerektiğini araştırmak zorunda olacaktır. 

Akıl hastalığı sebebine dayalı boşanma davasında tazminat istenemez. Nitekim Türk Medeni Kanunun (TMK) 174. Maddesi uyarınca;

“Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.

Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”

Bu madde hükmüne göre; daha az kusursuz ya da daha az kusurlu olan taraf, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebilecektir. Ancak unutulmamalıdır ki Akıl hastalığına dayalı boşanma davasında akıl hastası olduğu iddia edilen eşe kusur isnad edilemediği için aleyhinde herhangi bir tazminata hükmedilemez. 

Akıl hastalığı sebebine dayalı boşanma davasında nafakaya hükmedilebilir. Nitekim Türk Medeni Kanunu (TMK) 175. Maddesi uyarınca;

“Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.”

Nafaka yükümlüsünün kusuru şartı aranmadığı için, akıl hastası olan eş aleyhine yoksulluk nafakasına hükmolunabilecektir. 

Akıl hastası eşin çocukların velayetini alabilmesiyle ilgili bir kanun hükmü söz konusu değildir. Ancak buna ilişkin Yargıtay kararları bulunmakta ve bu kararlara göre velayet akıl hastası eşe bırakılmaması yönündedir. Akıl hastası eşin çocuklarla görüşmesi konusunda ise hakim kendisi şart ve koşullara ve eşin akıl sağlığının niteliğine göre takdir edecektir. 

Konuyla ilgili Yargıtay kararları

“Akıl hastası olan kadının hareketleri iradi olmadığından, kendisine kusur yüklenemez. Bu sebeple TMK m.166/1’e dayalı ‘‘Evlilik birliğinin temelinden sarsılması’’ hukuki sebebine dayanarak açılan davada, erkeğin vefatı sonrasında kadının kusurlu olduğunun tespitine yönelik karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir…’’ (2. HD, 08.10.2019, 2019/6050-9757).

‘‘…Davacı kadının davası, TMK m.166/1-2’de düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasıdır… Yargılama sırasında davalı koca akıl hastalığı nedeniyle kısıtlanmış kendisine vasi atanmıştır. Vesayet dosyasında davalı koca hakkında düzenlenen sağlık kusurlu raporunda hastalığının sürekli olduğu rapor edilmiştir. Akıl hastası olan davalı kocanın davranışları iradi olmadığına göre, kusurlu olduğundan söz edilemez. Akıl hastalığına (TMK m.165) dayalı bir boşanma davası da bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, boşanma davasının reddine karar vermek gerekirken, kabulüne hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir…’’ (2. HD, 14.01.2013, 2012/13045-2013/285).

‘‘…Dosyaya alınan, tedavisiyle ilgili evraklarda, öz bakımının azaldığı, duygulanımının künt, dikkatinin azaldığı, iç görüsünün bulunmadığına ilişkin tespitler yer almaktadır. Davalının hastalığın geçmesine tıbben olanak bulunup bulunmadığı raporda belirtilmemiştir. Bu haliyle rapor hüküm kurmaya yeterli değildir. O halde, mahkemece davalının hastalığının geçmesine olanak bulunup bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporu ile tespiti, bunun sonucuna ve dosyada mevcut tedavi evraklarında tespit edilen bulgulara göre hastalığın ortak hayatı davacı eş için çekilmez hale getirip getirmeyeceğinin değerlendirilmesi gerekir…’’ (2. HD, 05.03.2014, 2013/22120-2014/4922).

Daha fazla bilgi için; tüm dava çeşitlerinde olduğu gibi boşanma davalarında da iyi tecrübeleriyle İstanbul avukat bürosu ofisimizle irtibata geçebilirsiniz. İstanbul Avukat bürosu ofisimiz bu konularda da danışmanlık hizmeti vermektedir.

Konum Bilgimiz:

Paylaş:

İstanbul Avukat
Avukat

Birsen ÖZNUR